13 Eylül 2013 Cuma

Virginia Angus

Araştırırken tamamen tesadüfen keşfedilen yer Virginia Angus. Biz Taksim'den fünikülerle Kabataş'a oradan da Eminönü'ne geldik. Sonra navigasyon yardımıyla biraz zor olsa da yeri bulduk ki, gördüğünüzde mekanın yerine şaşıracaksınız. Eminönü Tahtakale taraflarını bilirsiniz, aradığınız hemen hemen her şeyin bulunabileceği pek çok dükkan var, eski sokaklar, yıkık dökük hanlar, bunların arasından bir de karanlıkta geçip, eti ile meşhur bir yer arıyorsunuz. Hayal etmesi biraz güç olabilir ama pes etmeyin, bulun. Bizim şansımız varmış ki beklemeden yer bulup oturduk. Bizden sonra gelen insanlar bir süre yer beklemek zorunda kaldı. Buna bir çözüm arıyorlar mı bilmiyorum ama gelenlerin ısrarla bekleyip gitmediklerine şahitlik ettik. Biz sucuk ve hamburger yedik. Damak tatları çok iyi olan bir çift değiliz. Ama itiraf etmeliyim, bundan çok daha lezzetli sucuk yedim:) Tamamen bizim damak zevkimiz. Hamburger eti çok yumuşak ve lezzetli. Sucuk bol baharatlı olduğu için öncelikle hamburgerden başlamamız gerektiğini söylediler. Servis kalabalık olduğundan dolayı biraz yavaştı ama bu bizim için bir dezavantaj oluşturmadı. Islak mendilleri alışılmışın dışında ve güzel kokuyor:) Fiyatları da çok pahalı değil. Gidilip denenebilecek bir yer.


Web sitesine buradan ulaşabilirsiniz

10 Eylül 2013 Salı

Belgrad Ormanı

Bizim gibi yürümeyi seviyorsanız, şehirden uzak, temiz havasıyla insanı mest eden yerlerden biri Belgrad Ormanı...Yazın son günlerini yaşarken değerlendirebileceğiniz güzel bir aktivite olabilir. Biz cumartesi 4.leventten saat 11.00'de hareket eden 42M otobüsüyle yaklaşık 45 dk.da ineceğimiz durağa(son durak) ulaştık. İndikten sonra biraz bocaladık, siz bizim gibi yapıp ters istikamete yürümeyin:) Durakta indikten sonra sağdan devam edin. İlk karşınıza çıkan kocaman giriş kapısı ve gözünüzün görebildiği büyüklükte ki yeşil alan oluyor. Normalde giriş ücretli, yayalar için 3 TL. Biz şanslıydık galiba, para ödemeden girmemize izin verdiler. Ve başladık yürümeye... Yürüyüş parkuru tabelasını takip ederek 2,5 km boyunca yemyeşil bir yoldan yürüdük. Sadece biz varız bir de arada sırada yanımızdan gelip geçen arabalar. (Bu arada yanınıza mutlaka su ve yedek kıyafet alın)2,5 km sonunda biraz dinlenip 6 km'lik parkura başladık. Bu arada çok güzel yollardan geçtik, öyle ki yorulduğunun bile farkında varamıyorsun:) Metropol şehir insanları için bunları yaşamak ne acı ki bir ayrıcalık olarak görülüyor. Birkaç kez fotoğraf ve su için küçük molalar verdik. Yaklaşık 1 saat sonra bitişe ulaşmayı başardık:) Bir daha ki gelişimiz çok çekişmeli bir yarışla başlayacak:) Kaybeden sosyal medyada biraz alay konusu olacak ama yapacak birşey yok:) Bu arada biz, bisiklet parkurunu görmedik ama arabanız varsa bisikletlerinizi buraya getirebilir ya da direkt bisikletle gelebilirsiniz ki bu çok daha iyi. Yürüyüş sonunda yorgun düşen bedenimizi biraz dinlendirdikten sonra dönüş için yola çıktık fakat geldiğimiz 2,5 km'lik yolu değil, araçların dönüş için kullandıkları yolu seçtik. Burası 3 km. Ama kötü yanı orman sonrası otobüs durağına ulaşmak için yaklaşık bir 15 dk. kadar yol kenarından yürümek zorunda kalıyorsunuz. Bu da çok sağlıklı değil. Geldiğiniz yolu tercih ederseniz otobüs duraklarına ulaşmanız o kadar kolay olur...

Büyükada

İstanbul’u İstanbul yapanlardan biridir Ada turu. Biz de tatili fırsat bilip bir günümüzü burada geçirmeye karar verdik ve Kadıköy’den vapurla adalar yolculuğumuz başlattık. Oturacak yer olmadığı için kapı eşikleri bizi alternatif oturma yerleri sundu. Yolculuğumuz sonlarına doğru sevimli bir teyzeyle sohbet ettik. Eğer denize gidecekseniz Heybeliada güzeldir. ‘bizim denizimiz de kumsalımız da güzel buraya gelin’ diyerek davet etti bizi:)  Adaya gelir gelmez bisiklet kiraladık, günlük 5 lira veriyorsunuz ki gayet uygun bir fiyat.. İstikamet Aya Yorgi. Biz Aya Yorgi’ye akşam geç saatte koyduğumuz hedefi yerine getirmek için bir kez çıkmıştık, herkes dönerken bir tek biz karanlıkta yukarı çıkıyorduk. Birkaç fotoğraf çekip hafiften manzarayı görmeye çalışıp geri dönmüştük. Ama kesinlikle gündüz görmelisniz. Biz bisikletleri aşağıda kilitleyip yürüyerek çıktık. Biz birkaç yerde küçük molalar vererek tepeye ulaştık ki…manzara görülmeye değer ve büyüleyici güzellikte. Saatlerce oturup izleyebilirsin. Hayal kurabilirsin, soyutlayabilirsin kendini bir süreliğine bu hayattan, koşturmacadan…

Gelmişken kiliseye de girin bizce. Çok açık kıyafetlerle giyilmemesi için uyarı var, kapıdada eşofman ya da şal tarzı şeyler asılı. Onları giyip öyle girebiliyorsunuz. Bu arada iyice acıktık, gittiğimiz yer yanılmıyorsam Yücetepe diye bir yerdi. Manzara eşliğinde gidip yemeğimizi yedik ki fiyatlarda çok fazla değildi. Güzel havanın tadını çıkartıktan sonra dönüş için yola koyulduk. Büyükle küçük turu karıştırarak başladığımız noktaya geldik ve dönüş vapurumuzla beraber ada turumuzu sonlandırdık. Biz Temmuz'un 13'ünde oradaydık, yazın son zamanlarını burada değerlendirebilirsiniz belki:) Bu linkten Adalar saatlerini öğrenebilirsiniz.